Rahat Yaşamak ve Hürriyet-i Ef’âlimizi Korumak İçin Ne Yapmalıyız? - Mehmed Ali Aynî

 Mehmet Serhat Yılmaz -   26 Kasım 2021

<br />
<b>Deprecated</b>:  stripslashes(): Passing null to parameter #1 ($string) of type string is deprecated in <b>/srv/disk10/3620466/www/vukuf.org/admin/functions/core.php</b> on line <b>169</b><br />

Hatemü'l-Evliya [İbnü’l-Arabî] Hazretlerinin şu yüce öğütlerini kalbimize nakşedelim:

1. "Hiçbir şey için halka güçlük ve sıkıntı yükünü yükletme! Kimseye ağırlık verme!”

2. "Gönülleri gaflet ölümüyle ölmüş olan kimselerden ne kendin için, ne de başkası için lütuf ve ihsan bekleme!"

3. "Kazancında, sözünde ve bütün hareketlerinde vera ve takva yolunu tut! Meskende, yeme içmede aşırı bolluk ve genişlik düşkünü olma! Zira helâl mal israfa ve döküp saçmaya elverişli değildir.”

4. "Sana en gerekli ve en önemli olan lüzumlu şeylerden biri de helâl lokma aramaktır. Zira yüce Muhammed şeriatının esası helâl maldır. Dinin direği helâl lokma üzerinde durur."

Hazret-i Şeyhin bu tavsiyesi ne yüksek hikmetleri içine alır. Gerçekten bu şarta uygun hareket edilmiş olsa kötülüklerin hemen hepsi ortadan kalkmış olurdu.

5. "Az yemek ye, zira az yemek kalbe ferahlık verir. Taat ve ibadetlere şevk ve gayreti artırır, tembelliği giderir. Uyku galebe etmedikçe uyuma, acıkmadıkça yemek yeme!”

6. "Sana lâzım olan şeylerden biri de vaktini boş ve anlamsız yere geçirmemektedir. Yani içinde bulunduğun her vakti gözet! Seni o vakit ne iş ve ibadete davet etmişse onu yapmaya giriş! Şâyet farz, sünnet ve nafile vakitleri değilse diğer hayırlı işlerle meşgul ol!”

7. "Hâlin ve yerin gereğine göre herkese güzel huylardan biriyle muamele et! Zira güzel ahlâklardan birini terk eden bir kişi, kötü huylu sayılır. Şunu bil ki, âlemin halkı sınıf sınıf olduğu gibi, güzel ahlâk da sınıflara ayrılmıştır. Bundan dolayı herkese karşı hangi huyun en ziyade kullanılması gerekli ve uygun olduğunu bilmen gerekir. Hâlbuki yaratıkların en çoğuna yarayacak huy ve tabiat, onlara rahatlığı ulaştırmak ve kendilerinden eziyeti savuşturmaktır. Bu sebeple Allah rızası için sen de daima bu huyun özüne sahip olmaya ve gereğince davranmaya çalış!”

8. "Kötülüğe kötülükle karşılık verme. Zira kötülük eden kimseye edeceğin mukabeleye Hakk seyyie (kötülük) adını vermiştir."

9. "Sana en gerekli olan şeylerden biri de, gerek inanç ve gerek davranışları bakımından sana zıt ve aykırı olanların ve cinsinden bulunmayanların yakınlık ve arkadaşlıklarından sakınmaktır. Fakat şu şartla ki, haklarında kötü zanda bulunmayasın. Kötü düşüncelerden herhangi bir şeyi hatırına getirmeyesin. Belki bu sakınmanı, sırf Allah'a ibadeti ve Allah dostları ile olan sohbeti, onlarla düşüp kalkmaya tercih etmek halis niyetine dayandırmalısın. Hiçbir şekilde onları hor ve küçük gördüğünü belli edip sakın gönüllerini kırmayasın.”

Şeyhimizin bu öğütlerinde, ne kadar büyük bir incelik ve kibarlık vardır.

10. "Gaflet erbabının kapılarına yaklaşma. Yalnız kendi nefislerinin maksat ve istekleriyle meşgul olanlarla arkadaşlık etme! Eğer bir şeyden dolayı, onlarla muhabbet ve ülfete mecbur olursan kendilerine öğüt ver, güzel tavsiyelerde bulun! Hıyanet etmekten sakın! Zira bu davranışın Hakka karşıdır. Sen onlara iyiliklerini istercesine öğüt verip tavsiyelerde bulundukça ve hıyanetlerinden uzak durdukça, kendileri senin sözüne boyun eğici olurlar."

11. "Kimseye öfke ve gazabını göstermemeğe çalış! Eğer böyle yaparsan Allah'ı razı etmiş, melun şeytanı kızdırmış, nefsini terbiye ve ıslah etmiş olursun."

Şeyhin bu nasihatinde ne kadar ince bir anlayış var. Diyor ki: “Eğer öfkeni göstermeyecek olursan, gazabına sebep olan kimsenin gönlünü sevindirmiş ve yaptığına karşılık vermemiş olacaksın ki senin bu davranışın o kimseye yaptığına karşılık ceza vermekten daha etkilidir. Özellikle onun hak ve insaf dairesine dönmesine ve kusurunu itiraf etmesine yol açabilir. Bundan dolayı bu öğüdü kabule önem ver ve bu huyun gereğince hareket etmeye çalış. Bunun mükâfat ve sevabını elbette bulursun.

Bu meselede asıl faydanın ve sevincin en büyüğü, sen öfkeni gizlersen mutlak adalet sahibi Allah da ilahî gazabını gerektiren işlerinden dolayı seni muaheze etmez ve cezalandırmaz. Zira sen gazabı gerektirecek bir muamelede bulunan kimseyi affettiğin için Cenâb-ı Hakk bu affedişin sebebiyle seni mükâfatlandıracaktır. Bu hakikate göre artık mümin kardeşinin kusurunu bağışlamaktan ve verdiği eziyete tahammül etmekten daha büyük fayda düşünülebilir mi? O Zevalsiz hakîm olan Allah kullarına senin ne muamelede bulunmanı emir buyurmuşsa sana da öyle muamele buyurur. Bundan dolayı sen de bu gönül okşayıcı sıfatla ahlaklanmaya çalış! Zira bu güzel huy, halkın kalplerine sevgi yerleştirir. Peygamber Efendimiz Hazretleri birbirimizle muhabbetleşmeyi emretmiştir. Bu güzel haslet ise sevgiyi gerektiren sebeplerin en büyüklerindendir”

12. “Allah'ı zikirden, Kur'ân-ı Kerîm'i okumaktan, doğru yoldan sapmış olanları irşattan, emri emir ve yasağı yasak bilip uygulamaktan, dargınlıkla birbirinden ayrılmış olan din kardeşlerimizin aralarını bulup uzlaştırmak ve barıştırmaktan, sadaka vermeye hırslandırmak ve şevklendirmekten, hâsılı hayra götürücü sözlerden başka her türlü faydasız lakırdılardan dilini çek. Yürümekte olduğun doğru yolda sana yardım edecek uygun arkadaş bul. Zira bir mümin, diğer mümin kardeşinin yardımlarıyla kuvvet bulur. Hakikat ehlini inkâr eden, senin Hakkı araştırma mesleğine ve fikrine aykırı ve zıt olan kimsenin yakınlaşmasından sakın! Her zaman sana Hak yolunu gösterecek bir kâmil mürşit ara ve bu girişiminde daima doğruluk tarafını tut.”

Bu yazı Büyüyenay Yayınları tarafından yayınlanan Şeyh-i Ekber’i Niçin Severim? başlıklı kitaptan alınmıştır. (ss.148-151)

Diğer Alıntılar